Şirketler hukuku oldukça kapsamlı bir konudur. Bunun için öncelikle şirket kavramını ve uygulanacak hukuku kısaca belirtmekte fayda bulunmaktadır.
İki veya daha çok kişinin bir araya gelerek, emek veya mallarını, müşterek bir gayeye erişmek üzere bir sözleşme ile birleştirmeleri şirket olarak tanımlanmaktadır.
Genel olarak şirketlerin unsurları şunlardır:
Şirketleri birçok yönden gruplandırmak mümkündür. En klasik ayrım aşağıdaki şekilde yapılmaktadır.
Şahıs şirketleri şunlardır:
Sermaye şirketleri şunlardır:
Genel itibariyle şahıs ve sermaye şirketleri arasındaki farklar şunlardır:
Borçlar Kanunu’na tabi olan adi şirketlerin tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Bu nedenle kendilerine ait mal varlıkları olamayacağı gibi hukuki eylem ve işlemlerde de bulunamazlar. Her türlü işlemleri ortakları tarafından yerine getirilir. Adi şirket sözleşmesi herhangi bir şekle bağlı değildir. Hatta yazılı olması dahi gerekmez.
İki veya daha fazla kimsenin müşterek bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri bir sözleşmedir (BK. 520 md.) Adi şirketler, bir ticari girişimi işletmek üzere, kanuna ve ahlâka aykırı olmamak ve “İktisadi Amaç” – “Kâr Elde Etmek” üzere her türlü konuda kurulabilir.
Adi şirketlerin kurulması hiçbir kayda ve formaliteye tabi değildir. Yazılı veya sözlü bir mutabakat ile kurulabilirler.
Adi ortaklıkta, ortaklardan her biri ticaret unvanını sicile tecil ettirerek kullanabilir.

Ortağın getirdiği sermaye, “Sermaye Payı”, “Katılma Payı”, “İştirak Hissesi” olarak adlandırılır ve ortakların sermaye payının birbirine eşit olması ve fiilen getirilmiş olması gerekmez.
Ortaklar, şirkete getirecekleri sermaye payı ve türünü serbestçe belirleyebilirler. Ortakların sermaye miktarı şirket sözleşmesinde gösterilmemişse, eşit olarak katıldıkları varsayılır.
Müşterek gayenin gerçekleşmesine elverişli olmak üzere kanuna, ahlâk ve adaba aykırı bulunmayan her şey adi şirketlere sermaye olarak konulabilir. Örneğin;
Ortakların sermaye olarak koydukları maddi mal niteliğindeki sermaye payları hakkında iştirak halinde mülkiyet hükümleri uygulanır.
Ortaklar sözleşme ile müşterek mülkiyet şeklini kabul edebilirler.
Ortaklık sözleşmesinde herhangi bir şekil kararlaştırılmamış ise kâr ve zarar yasada belirtilen şekilde paylaştırılacaktır. Yasada, kâr ve zararın paylaşılmasına dair bazı esaslar belirlenmiştir. Buna göre;
Kural olarak adi şirketin yönetimi, bütün ortaklara aittir. Ancak, bu durum güçlükler yaratabileceğinden, yönetim yetkisinin ortaklardan veya hariçten bir veya birkaç kişiye devri kararlaştırılabilir.
Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi veya yönetici ortağın belirlenmesi şirketi büyük ölçüde etkileyen işlemlerdir. Bu konularda alınacak kararlar önemli kararlardır.
Şirket kararlarının bütün ortakların oybirliği ile verileceği öngörülmüştür. Her ortağın sermaye payına bakılmaksızın bir oy hakkı vardır. Oy hakkının sermaye payına göre hesaplanacağı şeklindeki sözleşmeye konulan hüküm geçersizdir.
Yönetim yetkisi normal işlemleri kapsamaktadır. İşlemlerin niteliği, şirket varlığı yönünden etkileri dikkate alınarak belirlenir.
Günlük, olağan işlerin yürütülmesi şirket varlığını fazla etkilemez. Bu işlemler için alınacak kararlarda yönetici ortağın tek başına karar vermesi yeterlidir.
Borçlar Kanunu, yönetici olan ve olmayan ortaklar arasındaki ilişkiyi vekâlet olarak kabul etmiştir. Yönetici ortak bir vekilin yetkisi içinde kalan ve olağan nitelikte işleri tek başına yapabilir.
Adi şirketlerde her ortağın şirketi denetleme yetkisi vardır. Bu kapsamda her ortağın;
Ortakların oybirliği ile kararı olmaksızın şirkete yeni ortak alınamaz veya ortaklardan biri payının tamamını ya da bir kısmını üçüncü bir şahsa devredemez.
Oybirliği ile karar alınmaksızın, herhangi bir ortak, hissesini üçüncü bir şahsa satarsa, bu işlem onunla satın alan arasında kalır; şirkete karşı hüküm ifade etmez.
Şirket sözleşmesinde hüküm konulmamışsa, şirketten ayrılmak isteyen ortak, ancak şirketin feshini istemek zorundadır. Bir ortağın şirketten çıkarılması için de, aynı şekilde şirketin feshini istemek gerekir.
Şirketler hukuku bir sözleşmeye dayandığından Borçlar Hukuku ile yakın bir ilişki içerisindedir.
Çelik korse ilkesi: Anonim ve Limited şirketler için hangi hükümlerin sözleşmeye konulacağını da kanun belirlemiştir. Şirket yöneticilerinin hukuki sorumluluğu bir tazminat sorumluluğudur. Şirketlerde esas olan ortakların ölümü halinde şirketin kapanmasıdır fakat istisnai olarak mirasçılarla da ortaklık sürdürülebilir. Miras Hukuku ile ilişkilidir. Ayrıca şirketlerin ayni sermaye unsurları Eşya Hukukunuyakından ilgilendirmektedir.
Uluslararası Ticaret Hukuku, yabancıların yönetici & ortak olup olamaması, aranan koşullar, şirket kurma özgürlüğü* (AİHM’de çokça örneği vardır.) vs gibi konular bakımından şirketler hukukuyla ilişkilidir. Vergi ve İdare Hukukuile de çok yakından ilişkilidir. Ör. listelenmiş bazı anonim şirketlerin kurulabilmesi için Ticaret Bakanlığının izni gerekir.
Ticaret şirketlerine özgü özel hükümler vardır:
Kooperatifler için Kooperatifler Kanunu, yoksa aşağıdakiler sırayla uygulanır:
Bankalar için Bankacılık Kanunu, yoksa aşağıdakiler sırayla uygulanır:
Sigorta şirketleri için Sigortacılık Kanunu, yoksa aşağıdakiler sırayla uygulanır:
Adi şirket ise TBK’daki adi şirketlere ilişkin hükümlere uygulanır.
Şirket kapsamına girmeyen ama benzeyen kuruluşlar: Vakıf ve derneklerdir.